BİR ŞARAPHANENİN ÖTANAZİSİ

September 8, 2024 by
Wayana

WAYANA’nın değer verdiği şarap sever grupların belki de en başında evde şarap yapanlar gelir. Evde şarap yapanları profesyonel üreticilerden ayıran çok temel bir yan vardır: kendileri için en iyi şarabı yapmak ama profesyonel dünyanın parasal, bürokratik ve pazarlama yüklerinden tamamen uzak olmak. Bu yanıyla satışta olan pek çok şaraptan daha iyisini ‘Evde Şarap Yapan’ dostların yaptıklarını biliyor ve tadıyoruz. Kadehimizi de onlara kaldırıyoruz.

Bu yazı, yola evde şarap üreticisi olarak çıkıp daha sonra şarap üretimini profesyonel olarak sürdüren bir çiftin şarap yolculuğunun hikâyesi. Yazıyı San Fransisco Chrocicle’da görünce doğrusu çok duygulandım, özetini sizlerle paylaşmak istedim.

Mike Officer, 1987 yılında 50 kiloluk Zinfandel üzümünü San Fransico’nun Marina bölgesindeki apartman dairesinde işleyerek şarap dünyasına adım atmış. Komşularının fermantasyon esnasındaki kokulardan duyduğu rahatsızlık üzerine de bu işi bir arkadaşının garajında yapmaya devam etmiş. Esas işi olan yazılım mühendisliğini bir yandan sürdüren Mike 1998 yılında, Kaliforniya’nın değerli şarap bölgelerinden biri olan Russian River Valley’de yaklaşık 40 dönümlük bir bağ almış. Aldığı bağda 1927 yılında dikilmiş ve çoğunluğu Zinfandel olan asmalar yer alıyormuş. Bağa eşinin kızlık soyadına atfen Carlisle Vineyard adını vermişler.

İşinden 2004 yılında ayrılan Mike, şarap yapımcısı Jay Maddox ile birlikte hem kendi yetiştirdiği hem de diğer bağlardan aldığı üzümlerle başta Zinfandel olmak üzere Syrah, Gewürztraminer, Riesling gibi şarapları da üretmiş. Ürettiği şarapların %85’ini kendisine kayıtlı grubundaki şarap severlere satan Mike 2017-2023 yılları arasında Amerika’da gözlenen Zinfandel satışlarının hızlı düşüşünden etkilenmiş. Yıllık üretimi 100 bin şişelerde seyrederken 2024 yılında üretimi 40 bin şişeyle sınırlama kararı almış. Ellerinde hâlâ birkaç yıl daha üretebilecekleri ürünleri de bulunuyormuş.

Mike ve eşi Kendall, şaraphanenin mali tablolarının güçlü olduğunu ve satış konusunda talipler olduğunu söylüyorlar. Ama çevrelerinde gözledikleri el değiştirmelere baktıklarında bağların ve işletmelerin yaşadığı değişimlerin kendi şaraphanelerinin başına gelmesi fikri belli ki onları ürkütüyor. Onların şaraba baktığı gibi bir yaklaşımı işletmeyi alacak olanların sergilemesinin mümkün olmayacağını, bu durumda yaşamları boyunca oluşturdukları itibarın yok olacağından korkuyorlar. Bu endişe onları satmak yerine tasfiye edip kapatma kararına doğru itiyor. Yaşı kemale erenlerin daha iyi anlayacağı gibi onlar da gençliklerinde yapıp sonrasında fırsat bulamadıkları deneyimleri, hayatlarının sonbaharlarında yaşamak istiyorlar.

Mike ve Kendall, Carlisle Vineyards’ı ‘ağaçlar ayakta ölür’ gibi bir felsefeyle geride bırakmayı kendilerine daha çok yakıştırıyorlar. Hüzünlü, değil mi?