AYA GİDEN ŞARAP

September 8, 2024 by
Wayana

WAYANA’yı bir şarap servisi yapan şarap evinden çok şarap kültürünü derinlemesine sahiplenen ve şaraba değer verenlerin buluşma noktası olarak hayal ettik. Bu yanımızla biraz Don Kişotvari davrandığımızı düşünebilirsiniz ama bu yaklaşımın lafta değil özde olduğunu, konuğumuz olan şarap severler kolayca anlar. Bu yanıyla şarabın kültürel unsurlarından birisi olan dinsel törenlerdeki konumu da bizim ilgiyle takip ettiğimiz alanlardan birisi.

Hristiyan dünyasında Hz. İsa’nın bedeni ve kanı simgesel olarak ekmek ve şarapla ifade edilir. Bu açıdan ayinlerin ayrılmaz parçalarından birisi olan şarap, Hristiyanlığın geniş bir coğrafyaya yayılmasına paralel olarak manastırların ilgi alanına girmiş. Şarap tarihine baktığımızda aslında bu ilişkinin şarap üretiminde devamlılığın sağlanması, şarabın niteliğinin korunması ve iyileşmesi, yeni şarap stillerinin ortaya çıkması gibi pek çok başlıkta büyük kazanımlar sağladığını kolayca görürüz. Bu başlığa önemli bir örnek olarak Dom Pérignon’un, sonradan kendisinin adının marka olarak verileceği, köpüklü şarap alanındaki çalışmalarını verebiliriz.

Hristiyan dünyası için bu denli kritik önem taşıyan şarabın (ve ayinlerdeki ayrılmaz parçası ekmeğin) uzay yolculuklarında da inanışları güçlü astronotlar tarafından beraberlerinde götürülmesi aslında şaşırtıcı değil. Bu yolculuklardan bir tanesi, diğerlerinden daha öne çıkıyor. Çünkü Armstrong ve Aldrin’i aya götüren Apollo 11 seferi, dünya tarihindeki kritik bir eşiği simgeliyor: insan ilk kez dünyanın dışındaki bir uzay cismine ayak basıyor.

Apollo 11’in ‘Eagle’ adını taşıyan aya iniş modülü Apollo 11’den ayrılıp Ay’a inince astronotlar için uzun bir bekleyiş süresi başlar. Houston merkezi, modülden çıkmadan önce astronotların yürüyüş öncesi güçlerini toplamalarını ve ondan sonra çıkmalarını planlamıştır. Bu bekleme süresi içinde Edwin Aldrin beraberinde getirdiği ekmek ve şarapla bir başka gezegende ilk kutsama törenini gerçekleştirir. Armstrong, törenin sessiz izleyicisi olur, bir parçası olmaz. Aldrin, aydaki yerçekiminin dünyadakinin altıda biri kadar olmasının etkisiyle, şarabı kadehe koyarken dans eder gibi hareket etmesinin kendisini çok etkilediğini anlatır.

NASA, kutsama töreninin kamuoyunda yaratabileceği yansımaları dikkate alarak bunun afişe edilmemesini tercih etmiş. Nitekim Aldrin dışında da bir çoğu Hristiyan, bir tanesi de Musevi olan astronotlar kendi dini ritüellerini uzayda yerine getirmişler. Musevi astronot trajik bir kazayla kalktıktan sonra infilak eden Challenger içinde can vermiş. Ayrıca Edwin Aldrin anılarını kaleme alırken, sonradan bu ritüeli uygulamış olmasından duyduğu rahatsızlığı şöyle dile getirir: “Biz uzaya insanlık adına gönderildik. Hristiyan, Müslüman, Musevi, ateist; inancı ne olursa olsun herkes adına. Benim o zaman kendi dinsel inancımı öne çıkaran bir töreni yapmamın ne kadar doğru olduğunu kendi kendime çok sorguladım. Ama o zaman kendimi ve şükranlarımı ifade etmenin en doğru yolu bu gibi gelmişti.”

Dinsel hoşgörüyle fanatizmin bir arada yaşadığı bugünün dünyası için de üzerinde düşünmeye değer bir konu bu. Ama biz şarap açısından bakarsak Ay merkezli ayinlerin ilkinde yerini alarak neolitik dönemden beri süregelen kutsal içki sıfatını korumaya devam ediyor.